Ebedi Takvim






Çeşme

8 Ocak 2012 Pazar

Coğrafi Konum
Ege Bölgesinde, İzmir iline bağlı Çeşme ilçesi, 80 km. uzaklıkta Anadolu'nun batıdaki en uç noktasıdır. Yüz ölçümü 2601 km2 dir. Doğu'dan Urla ilçesi, güneyden ve batıdan Ege Denizi , kuzeyden ise Karaburun ilçesi ile komşu olan Çeşme'nin; Yunanistan a bağlı Sakız Adasına uzaklığı 8 mil dir. Üç tarafı denizle çevrili Urla yarıadasının batıya uzanan kısmı Çeşme yarımadası olarak anılır. Çeşme'de dağların denize dik inmesi, görkemli doğal güzellikler yaratmıştır. Arazi genellikle taşlık ve kayalık tepelerle kaplı olup, tepelerin arasında küçük ovacıklar yer alır. Arazi çoğunlukla eğimlidir. Toprak yapısı çakıllı, kumlu, kireçlidir. Bazı bölgelerde tınlı ve kalkerli satıhlar vardır. Sayısız koyları, berrak denizi, güneşi, ince kumları, deniz içinde kaynayan kükürtlü suları, yarımadanın 29 km yi bulan kıyıları boyunca dağılmıştır. Şifne, Küçük liman, Pırlanta, Paşa limanı, Ilıca plajı, Çiftlik, Altın kum, Çatal azmak, Sakızlı koyu, Tekke plajı, Ayayorgi ve değişk isimlerde yirmiye yakın kumsalı vardır.
Çeşme, şifalı sıcak suları, olağanüstü sayılabilecek kalitede kumun, güneşin ve berraklığın kucaklaştığı şirin bir tatil beldesidir.Çeşme İzmir'in 94 km. batısında, kendi adını taşıyan yarımadanın en ucunda kurulmuştur. Gemiciler tarafından küçük liman diye adlandırılmıştır. Zamanla çoğalan ve buz gibi suların aktığı çeşmelerinden dolayı da yöreye Çeşme denilmiştir. 15 km. kuzeyindeki İon kenti Erythrai' nin limanı olan Çeşme'nin doğusunda, Kalem burnunda İ.Ö.1000 yıllarında küçük bir yerleşim alanı olduğu bilinmektedir. Çeşme-Ildırı köyünde ortaya çıkarılan Erythrai Antik Kenti ile Çeşme kentinde Osmanlı Döneminden kalan Kale, Kervansaray, çok sayıda çeşme ve tarihi kent dokusundaki sivil mimarlık örnekleri yörenin arkeolojik ve tarihi kaynaklarını oluşturan yapıtlardır

Ildırı
Şehrin ortasındaki tepe bugün kalıntıları görülen Akropolde yapılan kazılarda Athena Pallas tapınağına adak olarak sunulmuş heykelcikler bulunmuştur. Buluntular içinde en önemlisi, Arkaik devirden kalma bir kadın heykeli İzmir Arkeoloji müzesinde sergilenmektedir. Tarihçe: İlk çağda Cyssus adıyla bilinen Çeşme, Anadolu'nun Batı kıyısında MÖ.1000 yıllarında tahmin edilen 12 İon kentinden biri olan Erythrai (Eritre)'nin Ildırı İskelesiydi. Erythrai, M.Ö. 6. yüzyılda oldukça geniş ve önemli bir yerleşim merkezi durumundaydı. Son derece koruyucu bir limana sahip olan Erythrai Mısır, Kıbrıs ve batı ülkeleri ile ilişki kurmuş ve ticaretini geliştirmiştir.. Lidya ve Pers egemenliğinden sonra Roma ve Bizans hakimiyetinde kalmıştır. Çeşme, Selçuklu, Osmanlı, Aydınoğulları ve tekrar Osmanlı Dönemlerini sırasıyla yaşamıştır.
 İklim: Akdeniz iklimi yaşanır. Son derece sıcak ve kuzeyden esen rüzgarlara açıktır
ULAŞIM Karayolu: İzmir`e 77 Km`lik dar bir asfalt, 80 Km`lik otoyol olmak üzere iki yolla bağlanan Çeşme`nin ulaşım merkezi İzmir`dir. Kara, hava ve deniz yoluyla gelen turistler önce İzmir`e Çeşme ve Ildırı`ya çalışan otobüslerle turizm mevsiminin en kalabalık günlerinde dahi ihtiyacı rahatlıkla karşılar. Çeşme ilçe merkezi, otobüs ve minibüslerin son durağıdır. Çiftlik, Dalyan, Alaçatı, Reis dere, Ovacık ve diğer plajlara minibüs ile belediye otobüsleri çalışmaktadır
Deniz yolu: Çeşme-Sakız Adası arasında feribot seferleri düzenlenmektedir. Yunanistan`dan Çeşme`ye deniz yoluyla giriş yapan turistler Sakız Adası (Chios) Çeşme arasında çalışan Türk ve Yunan feribotlarıyla taşınır. Ada ile Çeşme arası bir saattir. Ayrıca Türkiye`den çıkış yapacak turistler Çeşme`den İtalya`nın Bari, Brindisi Limanlarına yolcu taşımacılığı mevcuttur. İzmir-Çeşme-Kuşadası-Yunanistan ve İtalya seferi yapan feribotlar da limana uğramaktadırlar. Çeşme Kalesi: 1508 yılında Osmanlı Padişahı 2. Bayazıt tarafından yaptırılmıştır. Kale Osmanlı mimarisinin tüm özelliklerini taşımaktadır. Bu tarihi yapı, ilçede yapılan Uluslararası Çeşme Müzik Yarışmasında konser yeri olarak düzenlenerek tüm dünyaya sergilenmektedir.Her yıl uluslararası Çeşme festivali 2-7 temmuz tarihleri arasında burada kutlanmaktadır. Kalenin önünde Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa' nın aslanlı heykeli bulunmaktadır

GEZİLECEK YERLER
Çeşme Kalesi
Çeşme Kalesi: 1508 yılında Osmanlı Padişahı 2. Bayazıt tarafından yaptırılmıştır. Kale Osmanlı mimarisinin tüm özelliklerini taşımaktadır. Bu tarihi yapı, ilçede yapılan Uluslararası Çeşme Müzik Yarışmasında konser yeri olarak düzenlenerek tüm dünyaya sergilenmektedir.Her yıl uluslararası Çeşme festivali 2-7 temmuz tarihleri arasında burada kutlanmaktadır. Kalenin önünde Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa' nın aslanlı heykeli bulunmaktadır.
Cezayirli Hasan Paşa
Kervansaray: 1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan Kervansaray iki katlıdır. Bu tarihi yapı bugün otel olarak hizmet vermektedir. Hediyelik eşyaları deri giysileri ve kaliteli halılarıyla alışveriş imkanları sunulur. Geceleri özellikle restoranlar, barlar ve diskolar etrafında canlı, neşeli bir atmosfer bulunur.

Kaplıcalar
Çeşme Ilıcaları: İzmir - Çeşme yolu üzerinde ve Çeşme'ye 5 km. uzaklıkta deniz kıyısında bulunan Çeşme Ilıcaları plajı ve ılıcası aynı yerde olan dünyanın en ilginç ve zor bulunur ılıcalarından biridir. Suların sıcaklığı 58oC dolayındadır. Romatizmanın kronik her şekli, gut şişmanlık gibi metabolizma bozuklukları ile raşitizm, kadın, deri, hastalıkları, karaciğer ve idrar yollarının ağrılı hastalıklarında yararlı olmaktadır. Kaplıca civarında modern konaklama tesisleri mevcuttur. Ayrıca bu konaklama tesislerinde termal özellikte havuz ve banyolar bulunmaktadır. Çeşme kaplıcalarına ulaşım Üçkuyular'dan kalkan Çeşme otobüsleri ile mümkündür.
Şifne Kaplıcası
Şifne (Reisdere) Kaplıca ve Çamuru: Çeşme Ilıcalarının 5 km kuzey doğusunda Şifne körfezinde küçük bir yarımada üzerinde bulunan etrafında çeşitli konaklama ve yeme- içme tesisleri yer almaktadır. Romatizma, raşitizm, kadın hastalıkları ve idrar yolları, mide, bağırsak, egzama, kan çıbanı gibi deri hastalıklarında yararlıdır.
Şifne Kaplıcası Termal Havuz
Şifne Kaplıcası Genel Görünüm

Çeşme'nin Çeşmeleri
Çeşme'nin tipik ege mimarisi özelliklerine sahip pek çok yapısının yanın sıra,adını aldığı Osmanlı dönemi çeşmeleri de,bu mimari zenginliğe ayrı bir değer kazandırır.Sokaklara çeşme yaptırmak yıllardır Anadolu'nun en önemli ve eski geleneklerindendir.Çeşmeyi yaptıran hem kuşaklar boyu adını yaşatmak,bun yaparken de insanları Ege'nin sıcağında serinlemelerini sağlayarak onlara bir iyilik yapmayı,sevap işlemeyi amaç edinmiştir.Çeşme'nin tipik Ege mimarisi özelliklerinin,ilk bakışta göze çarptığı ve Türk kültürüyle birleşerek ayrı ayrı güzellikler sergilediği 16 çeşmesi vardır. Bunlar;Mehmet Kethuda Çeşmesi,Memiş İbn-i Ahmet Çeşmesi,Ahmetoğlu Hacı Memişağa Çeşmesi,Kabadayı Çeşmesi,Maraş Çeşmesi Hafize Rabia Hatun Çeşmesi,Kaymakam Sadık Bey Çeşmesi,Hacı Salihe Çeşmesi,Marif-i Dergah-ı Şeyh Yusuf Efendi Çeşmesi dir.
Çeşmeler

Çeşme Camileri Çeşme'de 19.yy.a ait camilerin hemen hemen tümü birbirine benzer.Halen ibatede açık olan camiler şunlardır;Hacı Memişağa Camii,Hacı Mehmet Ağa Camii,Osman Ağa Camii,Alaçatı Memiş Ağa Camii.


Çeşme Efsaneleri
Çeşme'nin çağların ötesinden günümüze uzanan serüveninde efsanelerin de ayrı bir yeri vardır.İşte bunlardan ikisi.
Erythrai Efsanesi:Efsaneye göre Tanrı Heraklesi betimleyen bir heykel,Fenike'deki Tyros kentinden bir sal üzerine bırakılır.Sal denizleri aşarak lona kıyılarına kadar gelir ve Chios(Sakız) adası ile Erythrai arasındaki Mesate Burnu'nda karaya vurur.Chios'lular ve Erythrai'liler heykeli kentlerine taşıyabilmek için her türlü çareyi denerler ama başarılı olmazlar.Heykel bir türlü yerinden kıpırdamaz.
Erythrai'li bir kör balıkçı kadınların saçlarını kesmelerini bu saçlardan erkeklerin yapacağı bir halatla heykelin çıkarılabileceğini söyler.Ancak başta soylu kadınlar olmak üzere kimse ona inanmaz.Sonunda Thrak asıllı bir köle,balıkçının dediğini yapar,kadınların saçlarından yapılan halatla heykeli çıkarır.Birden kör balıkçının gözleri de açılır.Herakles heykeli için kentte kutsal bir yer yapılır ve Thrak kadınları dışındakilerin girmesi yasaklanır.
Çeşme müzesi'nde Erythrai'den çıkarılan sikkeleri görürseniz tapınağın ve heykelin tasvirlerine dikkatlice bakarsanız,bu efsane'nin doğruluğuna sizlerde inanacaksınız.
Cbyl Efsanesi:Erythrai'li bir kadın kahin, Cbyl'e ait efsane de eski çağlardan günümüze değin söylenir durur.Cbyl'in Korykos Dağı'nda doğduğu ve kendisine Tanrılar tarafından ilham ve kehanet gücü bağışlanmıştır.Babası bir ölümlü,annesi ise dağlarda,kırlarda,ormanlarda,çeşmelerin kaynakların başında,nehirlerde yaşadıkları sanılan peri kızları yani Nympha'lardan biriymiş.Nympha doğar doğmaz onu kahinliğe başlatmış.Cbyl'in ağzından dökülen sözcükler hep dizeler halindeymiş.Efsaneye göre Cbyl her biri 110 yıl süren 9 insan ömrü yaşamış.Cbyl'i bu kadar uzun yaşatan neydi acaba?Çeşme'ye gelin,termal sularıyla,iklimiyle,rüzgarıyla tanışın sizlerde bu sırrın farkına varacaksınız.
Çeşme Yat Limanı
Yat Limanları
Yat Limanı: İzmir ilinde özellikle Çeşme Yarımadası'nın güneyi ülkemizin belli başlı yat güzergahlarından birini oluşturmaktadır. Çeşme-Kuşadası güzergahı yat turizmi altyapısının en çok geliştiği alandır. Ticari ve yat limanı bulunan Çeşme Limanı'nın iskelesi iki küçük tonajlı gemi yanaşabilecek kapasitededir. Yat Limanı ise 150 teknenin barınabileceği büyüklükte tasarlanmıştır. Kışları balıkçı barınağı yazları ise yatçılara hizmet vermektedir.
Alaçatı İskelesi: Alaçatı beldesinin güneyinde yan yana sıralanmış koylarla, yatçılar için bir cennet niteliğindedir. İskelede 80 tekne barınabilmektedir. Yatların barınabilmesi için pek çok imkan vardır.
Çeşme-Altınyunus Yat Limanı: 70 büyük ve 40 küçük tekne bağlanabilecek kapasitede olup her türlü yat bakım hizmeti verebilmektedir. Yat Limanı geceleyen ya da konaklayan yatlara su, elektrik, telefon, bakım, onarım ve kışlama hizmetlerini verebilecek durumdadır.
Sportif Aktiviteleri
Kamp-Karavan: Büyük Liman ve Paşa Limanı koylarında kamp alanları ve yazlık konutlar açısından zengindir. Ayrıca Antik Erythrai kentinin bulunduğu Ildırı yöresindeki doğal plajlar ve kamp alanları kullanıma uygundur.
Avcılık:
Çeşme kara avcılığından hoşlanalar için de zengin bir yerdir. En ilginç ve heyecan verici av, kuşkusuz domuz avıdır. Yetkili makamlardan gerekli izinler alındıktan sonra herkes domuz avına çıkabilir. Çeşme keklik ve tavşan bakımından da zengindir. Bu hayvanların en çok görüldüğü mevsim Eylül-Aralık ayları arasında olup bu mevsim süresince avlanmak serbesttir. Avcılıkla ilgilenenleri Çeşme kışın da ağırlayabilir.
Rüzgar Sörfü:
Alaçatı, Avrupa'nın sörf bölgeleri arasında en ilginç ve çeşitlik sunan bölgelerindendir. Bozulmamış bir örtüsü ile sörf merkezi V biçiminde berrak suyu olan bir koydadır. Çeşitli rüzgar koşulları ve ideal sörf alanı ile Avrupa'daki en önemli sörf merkezlerinden biridir.
Deniz suyu oldukça sığdır ve rüzgar genellikle kuzeyden esmektedir. Haziran ayından Eylül ayının ortalarına kadar ortalama 4-6 şiddetinde eser. Nisan-Ekim aylarında ise %50 güney rüzgarı eser ve güzel dalgalar oluşturur. Alaçatı' nın en güzel özelliği, rüzgarın soldan, yani meltem olarak esmesi ve şiddetli rüzgarda dahi düzenli dalgaların oluşmasıdır. Akıntının da rüzgar ile aynı yönde olması sörf yapanlara kolaylık sağlamaktadır. Alaçatı meltem rüzgarına sahip bölgeler arasında hiç şüphesiz en güvenilir olanıdır. Burada dört ayrı rüzgar Ege'nin içlerine uzanan Çeşme Yarımadası'na okşarlar. Meltem, Lodos, Poyraz ve Gerence rüzgarları yıl boyunca bölgeyi ziyaret eder.
Sakız Ağacı

Sakız Ağacı
6000 yıl önce ilk kez Çeşme'de bulunan sakız ağaçları görülmeye değerdir. Bu ağaçlardan lezzetli aromasıyla sakız reçeli ve eşsiz sakız rakısı yapılır. Sakız mutfaklarda kullanımının yanı sıra ilaç ve boya üretiminde de kullanılır.
Eski Yunan doktorları, sakızdan kuduza, yılan sokmalarına, mide rahatsızlıklarına, bağırsak ve akciğer hastalıklarına karşı çeşitli ilaçlar yaparlardı. X. yüzyıldan sonra, sakızın ünü, Sakız Adasını aşarak yayılmış ve dünyada meşhur olmuştur.

Çeşme kalesi : 2. Beyazıt tarafından 1508 yılında diktörtgen biçiminde yaptırılan kale, 6 kulesi ve üç yanındaki hendeklerle muhteşem bir görüntü oluşturur. İlk yapıldığı zamanlarda denize sıfır olarak inşaa edilen kale, zaman içerisinden denizin doldurulmasıyla daha içte kaldı. Tarihi kalede Uluslararası Çeşme Müzik yarışması ve 2-7 Temmuz tarihleri arasındaki Çeşme Festivali düzenlenir. Kaleyi ziyaret ettiğinizde, az önce anlattığımız büyük Türk komutanı Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa'nın yanında aslanı bulunan heykelini de göreceksiniz.

Kervansaray: 1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Kervansaray Çeşme'ye ayrı bir özellik katar. Tarih içinde özellikle yabancı tüccarların konaklaması için kullanılan kervansaray günümüzde 45 odalı bir otel olarak hizmet vermekte. Kervansaray'da ayrıca gece eğlence mekanları ve alış-veriş merkezleri de bulunmakta.

Müzeler: Çeşme’nin tarihi zenginliklerini en iyi, müzelerdeki tarihi eserlerin çokluğu ve kalitesi gözler önüne sermektedir.

Çeşme Müzesi: Daha çok Erythrai, Çeşme ilçe merkezi Alaçatı ve Kalemburnu yöresinden çıkan eserlerin sergilendiği tarihi Çeşme Kalesinde bulunan Çeşme Arkeoloji Müzesinde 320 adet arkeolojik 126 adet etnografik eser ile 31 adet sikke, toplam olarak 477 adet eser teşhir edilmektedir.

Erytrai (Ildırı): Ildırı köyünün antik dönemdeki adı Erythrai’dir. Erythrai sözcüğünün Yunancada “kırmızı” anlamına gelen Erythros’tan türediği, kent toprağını kırmızı renginden dolayı Erythrai’nin “Kızıl Kent” anlamında kullanıldığı sanılmaktadır. Bir başka varsayıma göre ise kent adını ilk kurucu Giritli Rhadamanthes’in oğlu Erythros’tan almıştır. Kentte ele geçen bulgular, bu yörede ilk Tunç Çağ’ından bu yana yerleşimin olduğunu göstermiştir. İkinci kolonileşme döneminde kent, Atina Kralı Kadros soyundan gelen Knopos yönetimindeydi. Başlangıçta krallık ile yönetilen kent sonraları yine kral soyundan olan ancak halkın seçtiği Basileuslar tarafından yönetildi. Ion kentlerinin aralarında kurdukları Panionion dinsel ve siyasal birliğe katıldılar. Kent Pythagoras’la birlikte kısa süreli tiranlık dönemi yaşamış, bu dönemde üreterek dışarı sattığı değirmen taşlarıyla önem kazanmıştır.
Erythrai, Lidya ve daha sonra da Persler’in eline geçer. Pers boyunduruğuna karşı diğer Ion kentleri gibi ayaklanmaya katılan kente, bütün Ion kentleriyle birlikte M.Ö. 334'te İskender, bağımsızlığını kazandırır. İskender'in ölümünden sonra çıkan kargaşalar sonucu birçok el değiştiren Erythrai Pergamon (Bergama) Krallığı'nın eline geçer. M.Ö.133' te Roma İmparatorluğu içinde özgür bir kent statüsü kazanır. Bu dönemde şarabı, keçileri, değirmen taşları ve kadın kahinleri Sibyl ile Herophile ile ün kazandı. M.Ö.1 yy.da depremler, savaşlar ve Romalı komutanların yağmaları yüzünden büyük yıkıma uğrayan yöre; 16.yy.dan sonra Ilderen ve Ildırı adlarıyla anılmaya başladı.



Çeşme’de yatçılık: Çeşme’de yatçılık son derece gelişmiş durumda. Çeşme yatçılar için adeta bir cennet.Yat Limanı: Çeşme Yarımadası'nın güneyi Türkiye'nin belli başlı yat güzergahlarından birini oluşturuyor. Çeşme-Kuşadası güzergahı yat turizmi altyapısının en çok geliştiği alan. Ticari ve yat limanı bulunan Çeşme Limanı'nın iskelesi iki küçük tonajlı gemi yanaşabilecek kapasitede. Yat Limanı ise 150 teknenin barınabileceği büyüklükte tasarlanmış.
Alaçatı İskelesi: Alaçatı beldesinin güneyinde yan yana sıralanmış koylarla, yatçılar için bir cennet niteliğindedir. İskelede tam teşekküllü bir şekilde 80 tekne barınabilmektedir.
Çeşme-Altın yunus Yat Limanı: 70 büyük ve 40 küçük tekne bağlanabilecek kapasitede olup her türlü yat bakım hizmeti verebiliyor. Yat Limanı geceleyen ya da konaklayan yatlara su, elektrik, telefon, bakım, onarım ve kışlama hizmetlerini verebilecek durumdadır.
Dalış ve su altının gizemli dünyası: Çeşme’de amatöründen profesyoneline kadar su altı meraklısı için eşsiz bölgeler bulunuyor.
Çeşme su altı tutkunları için doyumsuz keyiflerin ve yeni keşiflerin yaşanacağı tarifi imkansız bir belde. Su altı dünyasına dair inanılmaz görüntülere şahit olacağınız Çeşme'de doğa son derece cömert davranmış.
Fener Adası: En fazla 15-18 metreye kadar derinleşen bu ada akıntı dalışından hoşlananlar için ideal bir bölge. Şansınız varsa adanın daimi ziyaretçilerinden foklarla bile karşılaşabilirsiniz. Ada etrafında iki dalış noktası bulunuyor. Her iki dalış noktasında fazla derin olmayan dip yapısından dolayı genelde ikinci dalışlar için kullanılmakta. Derinlikleri 18 metre olan yörede yapılacak dalışlarda renkli dip yapısı sizi büyüleyecek. Her türlü sünger ve mercanın bulunduğu ada yöresinde karagöz, sarpa gibi küçük sürü balıkları da dalışta size eşlik edecek. Kimi kez fokların görüldüğü adada birkaç eski fok mağarası da bulunuyor.
Yatak Adası: Derinliğin 40 metreye kadar gittiği bu ada yaklaşık 8-10 metre derinlikte yer alan muhteşem mağarası ile ünlü. Genellikle günün son dalışı için tercih ediliyor. Adanın batısında yer alan iki mağara girişi ve içindeki süngerlerin kapladığı alan ile oluşan renkli cümbüşü makro ve geniş açı fotoğraf çekenler için oldukça uygun. Geniş açı objektif ile içeriye girdikten sonra dışarıya baktığınızda karanlığın önündeki turkuaz renkli mavilikler sizi büyüleyecek.
Eşek Adası: Etrafında birçok dalış noktası olmasına rağmen yarık kaya noktası adanın en güzel yeri. Derinlik 50-60 metrelere kadar inebiliyor. Özellikle üstü 20 metrelerden başlayıp dibi 40 metrelere kadar inen doğu duvarı her dalgıcın görmek isteyeceği bir yer.
Ildırı Körfezi: Geçen seneye kadar yasak bölge olan bu bölgedeki mağara resifi en güzel dalış yeri. Sığlığın batıya bakan tarafında güneyden kuzeye doğru yaklaşık hemen hemen 70 metre uzunluğunda bir duvar uzanıyor. Üst kısmı yüzeye yaklaşık 8 metre derinlikte olan bu duvarın derinliği 12 metreden 35 metre derinliğe kadar gidiyor. 21 metre civarında birbirine bağlı 3 adet mağara var ve bu mağaraların bir tanesinin sığlığın ortasında 12 metre civarına bir çıkışı bulunuyor.
Rüzgar sörfü: Alaçatı’yı gördükten sonra sörf yapmak için başka bir yerde olmak istemeyeceksiniz.
Alaçatı, Avrupa'nın sörf bölgeleri arasında en ilginç ve çeşitlik sunan bölgesi. Bozulmamış örtüsü ile sörf merkezi V biçiminde berrak suyu olan bir koydadır. Çeşitli rüzgar koşulları ve ideal sörf alanı ile Avrupa'daki en önemli sörf merkezlerinden birisidir. Deniz suyunun oldukça sığ olduğu bu bölgede rüzgar da kuzeyden esiyor.
Haziran ayından Eylül ayının ortalarına kadar ortalama 4-6 şiddetinde esen rüzgar, Nisan-Ekim aylarında ise %50 güney rüzgarı olarak eser ve güzel dalgalar oluşturur. Alaçatı sanki sörfçüler için yapılmış bir bölge gibi. Alaçatı'nın en güzel özelliği, rüzgarın soldan, yani meltem olarak esmesi ve şiddetli rüzgarda dahi düzenli dalgaların oluşması. Akıntının da rüzgar ile aynı yönde olması sörf yapanlara doyumsuz anlar yaşatıyor. Alaçatı ayrıca meltem rüzgarına sahip bölgeler arasında hiç şüphesiz en güvenilir olanı. Burada dört ayrı rüzgar Ege'nin içlerine uzanan Çeşme Yarımadası'nı okşar. Meltem, Lodos, Poyraz ve Gerence rüzgarlarının da yıl boyunca bölgeyi ziyaret etmesi ayrı bir güzellik.
Pırlanta Plajı’nda Kitesurf:Çiftlikköy’de bulunan Pırlanta Plajı hiç kesilmeden kuvvetli ve sabit esen rüzgarı ve dalgalarıyla Çeşme’yi ‘’Avrupa’nın rüzgar başkenti’’ olmaya aday etmiştir.
Çeşmenin en batısında bulunan Pırlanta Plajı adını pırlanta gibi parlayan kumundan almıştır. Denizin 250 metre boyunca sığ ve sadece pırıl pırıl kum olmasıyla da dünyanın dört bir yanından sörfçülerin bu bölgeye gelmesini sağlamıştır.
1980'lerde yüzlerce karavan plajın önünde park eder, akşamları karavanlarında konaklar ve plaj havada uçuşan kelebekleri andıran yüzlerce windsurfçünün rengarenk yelkenleriyle denizde dansına sahne olurdu.
2000'lerde ise plaj, yeni milenyumun en yeni ekstrem sporu olan Kitesurf ve kitesurfculerin de yeni merkezi oldu. Rüzgar sörfüne benzer yanlarından dolayı da pek cok rüzgar sörfçüsünün başladığı bu spor ile Pırlanta Plajı bu konuda dünyanın en önemli merkezleri arasına girdi. Ayrıca kitesurf, Çeşme Turizmine 13 yabancı tur operatörü ile, nisan ayından kasım ayına kadar hizmet veriyor ve sezonunu daha da uzatmak için çalışıyor.
Kitesurf, diğer birçok ekstrem sporla da birbirini tamamlıyor. Kitesurf rüzgar sörfünün yeni jenerasyonu. Artık rüzgar sörfüne genç nesilin talebinin azalmasından dolayı yeni milenyumda bir orta yaş üstü sporu haline gelince, kitesurf tüm dünyada bir patlama yaparak, trendi en hızlı yükselen spor oldu. Ayrıca board kullanımı açısından, snowboard, skateboard, wakeboard, rollerblade yapanlar da bu spora başladılar.
Pırlanta Plajı’nda bulunan surf tesisi Kitesurfbeach, Uluslararası Kitesurf organizasyonu (IKO) nun Türkiye’deki sertifika veren okulu ve sadece sertifikalı öğretmenler ile eğitim veriliyor.
2005 Türkiye Kitesurf Şampiyonası, 2005 Water and Air Dünya Şampiyonası ve 2006 yılında ise Türkiye Kitesurf Freestyle ve Türkiye Windsurf Freestyle Şampiyonaları burada organize edildi.
Windsurf ve Kitesurfçülere çevre otellerde konaklama, kamp ve karavan imkanı tanıyan Pırlanta Plajındaki tesislerde, ayrıca seyretmeye gelenler için de bir cafe, yüzme ve güneşlenme alanları yer alıyor.
Çeşme plajları
29 km`lik Çeşme kıyı şeridi boyunca göreceğiniz birbirinden güzel plajların her birinden ayrı bir keyif alacaksınız. Çünkü, Çeşme öyle güzel bir ev sahibidir ki; her zaman tertemiz denizi, eşine az rastlanır yumuşacık kumsalları ve bunalmadan istediğiniz bronzluğa ulaşabileceğiniz güneşiyle kucaklar sizi. Dingin bir denizde serinleyip sonra da sımsıcak kumsal da sakince güneşlenmek mi, bir yat kiralayıp adaları gezmek mi, dalış tüpünüzü takıp derinlerdeki zenginliği keşfetmek mi yoksa sörf tahtanızı alıp rüzgarla dansetmek mi istiyorsunuz? Düşlemeniz bile yeter. Çeşme hepsini önceden düşünmüş ve her bir plajını farklı bir alternatif olarak hazırlayıp hizmetinize sunmuştur sanki. İşte en önemli plajlardan birkaçı;
ILICA: 2 Km`ye yakın uzunluktaki geniş ve beyaz kumlu plajları, nitelikli konaklama tesisleri ve termal olanaklarıyla Çeşmenin en büyük ve popüler turizm merkezi durumunda.
Deniz`in içinden kaynayan sıcak termal suları, Ilıca plajını ve yöredeki diğer plajları büyük birer termal havuz haline getirir.
Ilıca`daki büyük, küçük konaklama tesisleri, yoğun bir turist kapasitesinin ihtiyacını karşılayabilecek durumda. Ilıca`nın önemini arttıran en önemli husus, termal olanakları. Birçok küçük, otel ve pansiyonlarda bile kaplıca suyu bulunuyor. Çeşme plajlarının ve özellikle Ilıca plajının en önemli özelliklerinden biri de, kıyıdan denize doğru yaklaşık yüz metrelik bir şeridin insan boyunu geçmeyecek derinlikte olması. Sığ sularda, özellikle termal kaynaklarla beslenen sularda ultraviyole ışınlarının insan sağlığına çok daha fazla yararlı olduğu bilimsel bulgularla kesinleşmiş durumda. Bunların yanı sıra, bu plajlardan çocukların yararlanma olanakları, sağlık ve can güvenliği bakımından da çok elverişli.
BOYALIK KOYU: Yaklaşık 5 Km. uzunluğunda ve çok güzel plajlara sahip bir koydur. Ilıca plajının karakteristiklerini gösteren bu koy ayrıca bugün Çeşme`nin en hızlı gelişen turizm alanlarından birisi. Koyun orta kısmında yer alan Kalem Burnu'nun karayla birleştiği yerde, yapıldığı yıllarda Türkiye`nin en büyük ve en modern konaklama tesislerinden biri olan ALTINYUNUS TATİL KÖYÜ ve Marinası bulunuyor. Bu tatil köyü tüm doğal zenginliklerini sizlerin hizmetine sunuyor. Bu koyun kuzey rüzgarlarına kapalı en sakin plajı ise Sakin Deniz (Ayayorgi) plajı. Kıyısındaki restaurantları, birbirinden keyifli tesisleriyle gerçekten sakin ve dinlendirici bir köşe.
ŞİFNE-BÜYÜK LİMAN-PAŞA LİMANI: Ilıca plajı merkez olmak üzere kuzeydoğu yönünde Şifne`ye kadar uzanan kıyı bandı, güzel plajları ve kaplıcalarıyla büyüleyici bir merkez. Büyük Liman, Paşa Limanı koyları, turistik tesislerin, kamp alanlarının ve toplu yazlık konutların toplandığı bir yer konumunda. Şifne, kaplıcalarıyla ünlü bir merkez ve çok sayıda temiz ve düzenli pansiyon hizmet veriyor. Ilıca merkezine yaklaşık 5 Km. uzaklıktaki bu önemli turizm merkezine ulaşım ise Ilca'dan sağlanıyor.
ILDIRI: Antik Erythria kentinin bulunduğu Ildırı ve yöresi, doğal plajları ve kamp alanlarını bakımından kampçılar için ilginç bir yöre. Çeşme ilçe merkezine 22 km. Ilıca`ya 15 km. uzaklıktaki bu tarihi ve doğal zenginliklere sahip yöreye ulaşım Şifne`den sonra asfalt bir yolla yapılıyor.
DALYAN VE SAKIZLI KOY: Çeşme yarımadasının kuzey kıyılarında yer alan bu turistik merkezler, tipik balıkçı mahallesi, evleri, limanı, plajları ve insanlarıyla Ege yaşantısının ve doğal güzelliklerinin toplandığı bir yöre. Bu yöre, Çeşme ilçe merkezine 4 Km. uzaklıkta. Dalyan köyde çok sayıda kaliteli otel ve pansiyonlar sizleri bekliyor.
Altın kum Plajları
ÇİFTLİKKÖY VE PIRLANTA PLAJI: Bu plaj Çeşme'nin güney ve güneybatısında yer alıyor. Bu yörenin en önemli plajları PIRLANTA-TURSİTE ve ALTINKUM plajları. Burada da sizleri son derece kaliteli otel ve pansiyonlar bekliyor. Ayrıca burada kamp yapmak için de uygun alanlar bulunuyor.
ÇATAZMAK PLAJI: Çeşme ilçe merkezinden ulaşımın sağlandığı çatazmak Plajı da Çeşme'nin görülmeye değer plajlarından.
Eşek adası
EŞEK ADASI: Eski adıyla "GONİ" olarak bilinen günümüzün Eşek Adası Çeşme`den yatlarla bir saat uzaklıkta, temiz koyları ve konuksever eşekleriyle günübirlik yat gezintileri için ideal bir yer. Doğal konumu itibariyle kuzey rüzgarlarına kapalı olan koylarında su altı ve su üstü sporları yapmaya çok elverişli. Neredeyse tamamının maki ile kaplı olduğu adada eşeklerin yaşayabilmesi için rüzgarla çalışan bir tatlı su kuyusu bulunuyor. Özellikle bahar aylarında yolunuz düşerse yaban nergisleri, katır tırnakları ve kekiklerin sarhoş eden kokusuyla karşılaşırsınız. Ada tamamen turistik amaçlara hizmet etmekte ve Milli Parklar kapsamında olduğundan gece konaklaması mümkün değildir. Adanın hemen yanında bulunan Kara ada, doğal bir akvaryum görünümünde olan Mavi Koy sizi büyüleyen bir uğrak yeri olacak.

Çeşme Fotoğrafları





Şifne sıcak su kaplıcaları
Sıcak ve şifalı deniz
Aniden bastıran bunaltıcı sıcaklar insanı ister istemez biraz daha serin, esintili, rahat nefes alınabilen yerleri aratıyor. Sıcak ve soğuk suların cenneti olan Ilıca’da böyle bir tatil beldesi. Tatil, spor, şifa arayanlara önerilen tek adres var; Ilıca…

Ilıca’yı anlatmak için sıcak deniz ve rüzgarın tatlı bir karışımı demek hiç de yanlış olmaz. Ilıca, orman içi piknik alanı, sakin atmosferi ve eşsiz koy manzarası ile tatil için ideal bir bölge. Sokaklarında, tıpkı İtalya’nın Trieste kentinde olduğu gibi motosikletli genç kızların turladığı, gençlerin günün her dakikasını dolu dolu yaşadığı Ilıca’da orta yaşlılar ve emekliler de günün her saatini denizde ya da kaplıcalarda geçiriyorlar. Ilıca’nın pazarı Cumartesi günleri Alaçatı’da kuruluyor. Tarihe meraklı tatilcilerin, Ildırı ve Erythrai antik kentine bir yolculuk yapmaları mümkün. Öte yandan kaplıcaları ile ünlü Şifne de Ilıca’ya çok yakın. Sörfçüler ya da sörfçüleri izlemeyi sevenler Türk ve Alman hocaların hizmet verdiği Alacalı Sörf İstasyonu’na giderek meraklarım giderebilirler.

Ata’nın cumbalı odası
Geçmiş yıllarda kara yolundan çok deniz yoluyla ulaşımın tercih edildiği Ilıca, Atatürk’ü de konuk etmiş. Atatürk’ün Ilıca’da bulunduğu süre içinde kaldığı deniz kenarındaki tarihi Rasim Palas oteli yer alıyor. Ilıca’nın ağırladığı bir başka ünlü ise Adnan Menderes. Ilıca’nın gelişmesinde, arkadaşlarıyla birlikte sık sık Ilıca’ya gelen ve burada 450 evden oluşan bir de site yaptıran Adnan Menderes’in büyük payı var. Türkiye’nin en güzel ve temiz plajlarından birine sahip olan Ilıca sahili sürekli esen poyraz nedeniyle serin. Ancak deniz suyu poyrazın yüzeydeki sıcak suyu sahile taşıması nedeniyle sıcak. Kış mevsiminde ise dalgalar kumları sahile yığıyor, hatta villaların bahçelerine kadar taşıyor. Bu nedenle sezon basında Ilıca sakinlerinin ilk yaptığı iş, sahilin düzenlenmesi ve temizliği ile ilgilenmek. Ilıca’nın şifalı suları Osmanlılar zamanında keşfedilmiş. Yörenin tarihi ile ilgili iki rivayet var. Bunlardan ilkine göre Mısır valisi Tosun Paşa çaresi olmayan bir hastalığa yakalanır. Paşayı tedavi etmeyi başaramayan doktorlar sonunda methini duydukları Ilıca’ya gitmesini tavsiye ederler. Tosun Paşa Ilıca’ya gelir ve uzun süre Ilıca’nın şifaları sularında derdine çare arar. Tosun Paşanın çabaları sonuçsuz kalmaz ve amansız denilen hastalıktan kurtulur. İyileşmesinin verdiği sevinçle de Ilıca’ya bir çeşme yaptırır.
Midyeleri söken sular
Ilıca’nın tarihine ilişkin ikinci öyküye göre , Osmanlı donanması, uzun süren deniz seferlerinden sonra teknelerin altına yapışan midye ve yosunlardan kurtulabilmek için Ilıca açıklarındaki Yıldız Burnu’na gelir ve gemileri burada demirlermiş. Tepelerden inen sular yer altında ısınıp, kazandığı minerallerle birlikte tekrar denizin içinden kaynar ve bu kükürtlü sular teknelerin dibindeki yosunları da, midye kabuklarını da çözermiş. İşte Osmanlılar döneminde teknelerin demirlediği bu Yıldız Burnu’ndaki irili ufaklı havuzcuklarda şimdi ülkenin dört bir yarımdan gelen insanlar şifa arıyorlar. Denizden çıkan sıcak su kaynaktan nedeniyle bu havuzcuklar günümüzde kaplıca havuzu gibi kullanılıyor. Her yaştan ve her türlü derdine şifa arayan insanların içinde keyifle oturdukları bu havuzcuklardan uzaklaşıp, denizde serinlemek isteyenlerin ise birkaç kulaç atmaları yeterli. Tatilde dinlenmenin yanı sıra eğlenmek de isteyenler çeşitli barlar ve diskolar çılgın eğlencelere sahne oluyor.
Ilıca ve Şifne Kaplıcaları, Çeşme deniz olanaklarını bütünleyen ve Çeşme'yi turizm değerleri bakımından zenginleştiren doğal kaynaklardır. Son yıllarda bazı modern turistik tesislerin bünyesine taşınan kaplıca suyunun, uzman doktorlar tarafından denetlenerek kullanılan bir sağlık aracı olarak değerlendirilmesi, Çeşme'yi kış turizmi için de aranan bir merkez haline getirmiştir.

ŞİFALI KAPLICALAR
Çeşme'deki termal kaplıcalar sıcaklıklarına göre iki gruba ayrılır.

a-) Sıcaklığı 20 santigrat derecenin altında olanlar. (İçmeler)
b-) Sıcaklığı 20 santigrat derecenin üstünde olanlar. (Kaplıcalar)

Ilıca ve Şifne kaplıcaları, çok eski devirlerden beri bilinen ve kullanılan kaplıca merkezleridir. Suların çoğunluğu sıcak ve sodyum klorürlü 42 ile 55 derece arasında bulunan sular sınıfına girmektedir. Bu iki yörede pek çok kaynak vardır. Bir kısmı denizin içinde kaynayan bu suların en önemlisi TOPAN ve HAMİDİYE adı verilen esas kaynaktır. Otel ve pansiyonların çoğuna ve yanındaki hamama sıcak su bu kaynaktan gitmektedir. Şifne'de içme olarak kullanılan ve sıcaklıkları nisbeten az olan (19 - 25 derece) aynı bileşime sahip iki ayrı kaynak mevcuttur. Total mineralizasyonları 33 gr/lt. ye kadar çıkmaktadır.
Ilıca ve Şifne suları, karadaki kaynaklardan başka, deniz içinde çeşitli yerlerden de çıkmakta ve bu yörenin plajlarını besleyerek mineral bakımından zenginleştirmektedir. Bu doğal oluşum, Çeşme plajlarına, sağlık açısından eşsiz bir değer kazandırmaktadır. Bu kaplıca suları tuzlu sular sınıfına girmektedir. Tuzluluk derecesi deniz suyunun yoğunluğuna yakındır. Litrede 27 gr.'ın üstünde bulunan bu tuzluluk ile birlikte, oldukça yüksek miktarda, sülfat ve toprak alkalitesi saptanmıştır. Isısı oldukça yüksek olan bu sular, özellikle Fransa ve bazı avrupa ülkelerinde son yıllarda yaygın bir biçimde kullanılan TALASSOTERAPİ MERKEZLERİ'nde deniz suyu ısıtılarak elde edilmektedir. Çeşme kaplıca sularıyla yapılan tedavilerde, özellikle bazı ilthabi ve kronik sendromlarda ve bu arada kronik iltihaplı kadın hastalıklarında, bronşektezi gibi bazı üst solunum yolları kronik hastalıklarında, suların rezalitif özelliklerinden yararlanılmaktadır. Ayrıca lokomotor sistemin ağrılı hastalıklarında, bazı enfeksiyöz tip ve degeneratif romatizmalarda kalsiyum teşekkülün geciktiği kırık vakalarda ve polio şekillerinde değerlendirilmektedir. Şifne'deki içme suları ise hipostetik mideler için yararlı olmakta ve ayrıca müshil olarak ta kullanılmaktadır...

ÇEŞME KAPLICALARI TAHLİL RAPORU

Bu suyun içindeki Anyon ve Katyonlar birleştirilince takribi şöyle oluyor:
Suda Bulunan Mineraller Miktarı Gr/lt.
Na2SO4 0.830
CaSO4 0.920
NaCI 15.300
CaCI2 1.360
MgCl2 0.560
Ca(HCO3)2 1.203
Mg(HCO3)2 0.990
H2SiO3 0.1226
Prof. Dr. Kerim Ömer ÇAĞLAR
Ilıca ve Şifne kaplıcaları, eski ve yeni bütün romatizma, siyatik sıraca, oynak, kemik aralıklarının romatizmadan gayri şişliklerine, oynakların içindeki kese şişliklerine, kemik iltihaplarına, kemik veremlerine, burun iltihaplarına, sinir hastalıklarına, her nevi böbrek, mesane ve kadın hastalıklarına yararlı olduğu doktorlarca tespit edilmiştir.
Devamlı surette kuzey rüzgarları esen Ilıcalarda yazın hava sıcaklığının 27 dereceyi geçtiği nadiren görülür. Sıcak çamur banyosu alacak hastaların kaç dakika ve hangi derecede banyo alacaklarını hekime danışmaları kendi sağlıkları için daha uygun olur.
Çeşme kaplıcalarındaki ÇAMUR BANYOLARI cildin buruşukluğunu giderir, güzelleşmesini sağlar.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
 
 

Görüntüleme Sayısı

Slayt (İZMİR RESİMLERİ)

İzmir haritası


taksi durakları

İZMİR TAKSİ DURAKLARI A B C Ç E
F G H I J
TELEFON NUMARALARIK L M N O
Aranan semtin ilk baş harfini işaretleÖ P R S Ş
BUL tıklatınT U Ü V Y
Z
İZMİR Alan kodu 232