Ebedi Takvim






Eski ve yeni Foça

11 Ocak 2012 Çarşamba


ESKİ FOÇA

İzmir’in 70 km.. kuzeybatısında kalan Foça, İon’ların Ege sahillerinde kurdukları 12 İon kenti arasında en önemli merkezlerden biridir. Foça, tarihi ve arkeolojik öneminin yanı sıra, Homeros destanında adı geçen mitolojik bir yerleşmedir.“Horoz” ve “Fok Balığı” olmak üzere iki sembolü olan Foça mitolojik, arkeolojik, tarihi, doğa ve kentsel sitin bir arada olduğu özgün bir ilçedir. Siren Kayalıkları, Şeytan Hamamı, Taş Ev (Anıt Mezar), Beş Kapılar (Ceneviz) Kalesi, Osmanlı dönemine ait Dış Kale, Fatih Camii, Kayalar Camii, Hafız Süleyman Camii ve

Osmanlı Mezarlığı ile Ege mimarisinin özelliklerini taşıyan sivil mimari yapıları, Foça’nın çevre değerlerini zenginleştiren unsurlardır. Foça'da tamamen Akdeniz iklimi hüküm sürer. Kışları yağışlı ve ılık, yazları ise kurak geçer. Üç yandan serin bir deniz havası alır. Yaz aylarının ortalama sıcaklığı 26 derece, deniz suyu sıcaklığı is 22 derecedir. Yaz mevsiminin en sıcak ayları Temmuz ve Ağustostur.

Siren Kayalıkları: Fok balıklarını andıran adacıklardan oluşan bu kayalıkların en büyüğü Orak Adası kayalıklarıdır.Homeros destanında yer alır ve yolunu şaşıran gemilerin çarptıkları kayalıklar olarak söz edilir. Fok balıklarını andıran adacıklardan oluşan bu kayalıkların en büyüğü Orak Adası kayalıklarıdır.
Şeytan Hamamı: Çan tepesinin eteğinde yer alan ve kaya mezar tipinde olan yapı, Şeytan Hamamı olarak bilinmektedir. İlçe merkezine 2 km. uzaklıktadır.
Taş Ev: Foça'ya 10 km. kala yol kenarında yükselen bu kaya anıt mezarı, yarı yontulmuş şekildedir. Pers etkisinde inşa edilen yapı Lykia- Lydia geleneğinde inşa edilmiş olup, M.Ö.4. yüzyıla tarihlenmektedir.


KALELER
Beş Kapılar Kalesi: Bu antik Kale Michel Paleoloc tarafından 1275 yılında Cenevizli Manuel Zacharna'ya verilmiş ve zaman içerisinde Cenevizliler tarafından surları onarılmıştır. Phokaia'nın 1455 yılında Osmanlı topraklarına katılmasından sonra surlar onarılarak bugün dokuz tanesini ayırt edebileceğimiz kulelerle donatılmıştır. Beş Kapılar' da bugün Açıkhava Tiyatrosu olarak kullanılan bölüm ise 'kayıkhane' idi. Giriş kapısının üzerinde yer alan yazıta göre, bu onarımı Kanuni Sultan Süleyman'ın 1533-1541 yılları arasında Saruhan Sancak Beyliği yapan oğlu Sultan Mustafa Han'ın oduncusu Silahtar İskender Ağa 1538-1539 yıllarında yaptırmıştır.
Dış Kale: Foça'nın güney batısındaki 'Kale Burnu'nda 'Dış Kale ya da Ceneviz Kalesi' diye anılan kale, kaynaklara göre 1678 yılında bölgeyi korumak için stratejik bir noktada, Osmanlılar tarafından, bir boğazkesen olarak yapılmıştır. Bir burun üzerinde yer alan Kale, doğuda savunma amacıyla anakaradan büyük bir hendekle ayrılmıştır. Sualtı arkeolojik araştırmaları sırasında kalenin açıklarında denizin dibinde taş gülleler bulunmuştur. Bu gülleler, kaleden düşman gemilerine mancınıkla atılmış olduğu düşünülmektedir.

































CAMİLER

Fatih Camii: Kale içinde Eski Adliye Sokağı üzerindedir. Camii, özgün durumunu yitirerek günümüze ulaşmış bir yapıdır. 1455 yılında Foça'nın fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştı. İlk inşasında klasik Osmanlı mimari tarzını taşıyordu.
Kayalar Camii: Kale içindedir. İnşaat tarihi ve kimin tarafından yapıldığı bilinmeyen cami, geç dönem Osmanlı mimari tarzının tüm özelliklerini göstermektedir. Yapının batısında sonradan eklenmiş bir şadırvan yer alır.
Hafız Süleyman Ağa Mescidi: Halk arasında Süleyman Ağa Mescidi olarak tanınan yapı, 1548 yılında Foça Kalesi Dizdarı Hamzaoğlu Mustafa tarafından yaptırılmıştır. Ancak yapının daha sonraki dönemlerde çeşitli onarımlar geçirdiği bugünkü görünüşünden anlaşılmaktadır.

HAMAMLAR

Osmanlı döneminden günümüze iki hamam gelebilmiştir. Her ikisi de Atatürk Mahallesinde yer almaktadır. 115 ve 116 sokaklarının kesiştiği köşede bulunan hamam, ortası kubbeli, enine sıcaklıklı, çifte halvetli Türk hamamı sınıfına girer. Soyunmalık bölümü tümüyle yıkılmıştır. 118 no. lu sokakta yer alan diğer hamam ise oldukça harap durumdadır. Bilinen Türk hamamlarından farklı bir mimariye sahip olup, diğerinden daha sonra yapıldığı sanılmaktadır.

Foça Adaları: Foça'nın önlerinde yer alan altı ıssız adadan oluşan bir ada grubudur. Bunlar: Orak Adası, İncir Adası, Kartdere Adası, Fener Adası, Hayırsız Ada ve Metalik Adadır. Orak Adası'nın güney kıyısında uzun bir çalılık kumsal, yine orak ile Hayırsız ve Kartdere' de 80 metre yüksekliğine ulaşan dik yarlar bulunur. Özellikle İncir Adası, turistler ve bölge halkı
tarafından piknik alanı ve plaj olarak kullanılmaktadır. Adalar ve çevresindeki koylar, Türkiye'deki son Akdeniz foku kolonilerinden birini barındırır.




FOÇA EVLERİ

Geleneksel Foça evlerini Kule evler, Bitişik Düzen Evler, Tek Ev Tipi olmak üzere başlıca üç grupta incelenebilir. Kule evler; Foça'nın dışında, terkedilmiş ya da halen yerleşme yeri olan köylerde, dağınık olarak tek ya da toplu durumda bulunurlar. Yüksekliklerinin cephe genişliğinden daha fazla olması nedeniyle 'kule ev' diye adlandırılırlar. Bitişik Düzen Evler; bu evler bir sokak içerisinde karşılıklı ve bitişik düzende, yan yana yapılmışlardır. Bitişik düzen evlerde ön bahçe yoktur, yapılar doğrudan sokağa açılır. Tek Ev Tipi; ayrık düzende, sıvasız yığma taş yapılardır.

Fok Balıkları : Foçalı denizcilerin yüzyıllardan beri süren denizle mücadelesinde, onları yalnız bırakmayan dostları, sevimli foklardır. Dünya üzerindeki toplam sayıları 350-400 civarında bulunan Akdeniz fokları dünyada sadece Türkiye, Yunanistan ve Kuzeybatı Afrika sahillerinde yaşamaktadır. Akdeniz foklarının bir kısmı Foça çevresindeki adaları kendilerine yurt edinmişlerdir. Artan turizm ve balıkçılığa rağmen bu adalardaki mağaraları ve kıyıları, yavrulamak, yavrularını büyütmek, dinlenmek ve güneşlenmek amacıyla kullanıyorlar. Latince adı ' Monachus Monachus' olan Akdeniz fokları
karaya çıkma ihtiyacı duyarlar ve yaşadıkları yerlerdeki insan belirtileri onları rahatsız eder. Bu tür, yeryüzünde neslinin tükenmesi tehlikesi bulunan 12 memeli türünden biridir. Foça adalarında yaşayan Akdeniz foklarını korumak amacıyla Aslanburnu ile Deveboynu Burnu arasındaki adalarda 2 mil uzaklığa kadar yaklaşmak, ayrıca fokların görüldüğü Siren Kayalıkları ve Orak Adası'na 100 metreden fazla yaklaşmak yasaklanmıştır.
Balıkçılık: Foça halkının geçim kaynağı turizm kadar balıkçılığa da dayanmaktadır. Foçalıların yüzyıllardır tek değişmeyen gerçeği hayatlarını denizden kazanmalarıdır. Ataları gibi denizci olan Foçalılar inançlı ve özgürdürler. Balık çeşitlerinin zenginliğinden dolayı yöre, Ege sahillerindeki önemini korumaktadır. Foçalı balıkçılar sayesinde barbun, mercan, çipura, levrek, kefal, mezgit gibi lezzetli balıkları hemen hemen her gün taze ve ucuz olarak bulmak mümkündür. Günbatımının kızıllığında balıkçılar çaylarını yudumlarken, onların

ağlarında toplanmış balıklar Foça'nın konuklarına sunulmak üzere restoranlarda hazırlanmaktadır.


Foça'nın Tarihi Bilgileri Foça (Phokaia) ; İon yerleşimlerinin en önemlilerinden biriydi. Bugünkü batı uygarlığının temelleri, İ.Ö. 6. yüzyıl'da İonya'da atıldı. Dönemin İonya'sı felsefe, mimarlık ve heykeltraşçılıkta öncü oldu.Phokaia'lı Telephanes (İ.Ö. 5.yy) Pers saraylarını yapıtları ile donaymış bir heykeltraştı. Theodoros (İ.Ö. 4.yy) ünlü bir mimardı. İ.Ö. 494 yılındaki "Lade Deniz Savaşı"nı yöneten komutan Dionysos Phokaia'lıydı. Bu komutan da ismini mitolojinin en büyük kahramanlarından "Şarap Tanrısı" Dionysos'tan alıyordu.


"Şarap Tanrısı" Dionysos

Adını; kenti çevreleyen adalarında yaşayan foklardan alan Phokaia, İ.Ö. 11. yy'da Aiollar'ca kuruldu. İon yerleşimi İ.Ö. 9.yy'da başladı. Phokaialılar usta denizciydiler ; 50 kürekli & 500 yolcu alabilen tekneleri vardı. Mühendislik konusundaki üstün zekaları ve denizcilikteki başarıları ile Ege, Akdeniz ve Karadeniz'e açılarak çok sayıda koloni kurdular. Foçalılar'ın tarihte kurduğu kolonilerin en önemlileri : Kardeniz'de Amysos (bugünkü Samsun); Çanakkale Boğazı'ndaki Lampsakos (bugünkü Lapseki); Midilli Adası'nda Methymna (bugünkü Molyvoz); Güney İtalya'da Elea (bugünkü Velia); Korsika'da Alalia; Güney Fransa'da Massalia (bugünkü Marsilya), Nice ve Antibes ; İspanya'da Ampuria'dır. Phokaialılar'ın denizcilikteki ustalığı, ticaret alanında da başarılı olmalarına olanak sağladı. Phokaia, İonya'da, doğal altın-gümüş karışımı elektron sikkeyi ilk bastıran kentlerden biriydi.


Phokaia bu başarıları ile bir çok uygarlığın iştahını kabartıyordu ve İ.Ö.546 yılında Persler'in tahrip ettiği ilk İon kentiydi. Pers istilası ile kentin görkemli çağı sona erdi, halkın büyük bir çoğunluğu kenti terketti. İ.Ö. 334'te Büyük İskender'in Anadolu'ya ayak basarak Pers egemenliğini ortadan kaldırması; yeni bir dönemin başlangıcı oldu. İskenderin ölümünden sonra sıra ile; Seleukoslar'ın, Bergama Krallığı'nın ve Romalılar'ın egemenliğine girdi. Erken Hristiyanlık döneminde psikoposluk merkeziydi.
Bugün Foça'nın bucağı konumunda olan Yenifoça'yı Cenevizliler kurdu ve buradaki şap madenini işlettiler.
Foça 13. yy'da Türk Beyliklerinden Çaka Bey'in; daha sonra Saruhan Beylliği'nin yönetimindeydi. Fatih Sultan Mehmet 1455'te Foça'yı Osmanlı İmparatorluğu topraklarına kattı.
1867'de Foça ve bucağı Yenifoça birleştirilerek Manisa eyaletine bağlandı. 15 Mayıs 1919'dan 11 Eylül 1922'ye kadar Yunanlılar'ın egemenliğindeydi. Kurtuluş Savaşı'nda 11 Eylül 1922'de Atatürk Foça'ya girdi ve 11 Eylül Foça'nın kurtuluşu olarak kutlanmaya başladı.

Akdeniz Foku

Akdeniz Foku ( Monachus Monachus )
Antik devirlerde yağı ve derisi değişik amaçlarla kullanıldığı için ekonomik bir değere sahip olan Akdeniz foku, mitolojide de yeri olan bir canlı. Fokların, deniz tanrısı Poseidon ve güneş tanrısı Apollon'un koruması altında olduğuna inanılırdı. 12 kent devletten oluşan İon Birliği'nin en kuzeydeki üyesi olan Phokaia'da yapılan kazılarda, İÖ 500'lere tarihlenen fok figürlü sikkelere rastlıyoruz. Eski Yunanlılar, Akdeniz fokunu, tombul hayvan anlamına gelen phoka (foka) sözcüğüyle adlandırıyordu. Günümüzde, üzerinde bugünkü Foça'nın bulunduğu antik Phokaia kentinin adının, foklardan geldiğine inanılıyor.






Foça'nın Tarihi Eserleri
Athena Tapınağı:
Batı Anadolu'nun 12 İyon kentinden biri olan Phokaia kentinin ana tanrıçası olan Athena adına M.Ö. 590-580 yıllarında yapımına başlanan İyon düzeyindeki tapınak türünün erken örneklerinden biridir. Tüf taşından yapılmış sütunları, beşik çatı sistemini taşımaktadır. Athena tapınağının kazısı 1998-1999 kazı sezonunda başlamış ve halen devam etmektedir. Tapınak Phokaia'nın merkezinde ve şehre hakim bir konumdadır. Ana girişi doğuya bakmaktadır. Doğu yüzünün önünde de Athena'ya getirilen sunuların bırakıldığı bir sunak vardı. Tapınağın çevresi güzel bir podyum duvarı ile çevrilmekteydi. Şu anki kazılarda bu podyum duvarının ortaya çıkarılması için çalışılmaktadır. Podyum duvarının üzerinde pek çok tapınak mimari parçaları da buunmuştur. Ayırıca Athena Kutsal Alanı 17 ve 18 yy'larda yaşam mekanı olarak kullanılmıştır. Bu döneme ait pek çok mimari ve seramik buluntular da ele geçirilmiştir.
Kybele Açıkhava Tapınağı:
İ.Ö. 580 yılına tarihlenen yapıda, çeşitli büyüklüklerdeki beş nişte tanrıça Kybele'nin heykelleri ve kabartmaları yer alıyordu. Kayaya oyulmuş adak havuzuyla denizci fenerlerinin konulması için yapılan küçük nişler; denizden gelenlerin burada tapındıklarını gösteriyor. Kutsal alanın yaslandığı kayalık üzerindeki sur duvarları, duvar yapımının dört ayrı dönemini göstermektedir. Arkaik surlar, harçsız yapılmıştır. Roma dönemi surlarında kireç harcı kullanılırken; Ceneviz ve Osmanlı dönemi surlarında kireç harcı, kum, tuğla parçası ve kiremit tozlarından oluşan Horasan Harcı kullanılmıştır.
Athena'nın kökeni Babilli Kraliçe Izdar'a kadar gider. Kybele Anadolu'nun tanrıçasıdır. Kybele, Arkaik dönemden itibaren çok saygı görmüştür. Yeldeğirmenli tepe ile İncir Adası'nda da kutsal alanlar vardır.
Tiyatro: İ.Ö.340-330 yıllarına tarihlenen tiyatro son dönem kazılarda bulunmuştur. ANADOLU'NUN EN ESKİ TİYATROSUDUR. Kazı iki ayrı bölümde yapılmıştır. Birinci bölümde Analemna Duvarı iyi korunmuş bir halde ortaya çıkarılmış (4,5 m. yüksekliğinde); ikinci bölümde 4 ayrı basamak bulunmuştur. Basamaklarda Fuyte Oyta yazısına rastlanmıştır. Buradan her mahallenin ayrı bir bölümde yer aldığı ortaya konmuştur. İ.S. 1.yy'da seramik çöplüğü, 2.yy'da Nekropolis (mezarlık) olarak kullanılmıştır. Dayanıklı bir taş türü olmayan ve yörede Foça Taşı olarak anılan Tufa'dan yapılmıştır.



Arkaik Duvar & Heredot Duvarı : Son dönemdeki kazılarda Foça'nın Arkaik dönemde 5 km. uzunluğunda surlara sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Maltepe Tümülüsü tepesinde yapılan kazılarda İ.Ö.590-580 yıllarına tarihlenen sur duvarları bulunmuştur. Heredot bu duvarlardan sıkça bahsettiği için Heredot Duvarı olarak anılmaktadır. Payanda duvarın yanında yer alan 4m. genişliğindeki boşluğun kent kapısı olduğu saptanmıştır.Kazılarda çıkarılan Pers ok ve mızrak uçları, kırık amphoralar eski mancınık gülleleri İ.Ö.546'da büyük bir savaş olduğunu göstermiştir. Pers Komutanı Harpagos'un ordusuyla Phokaialılar arasındaki savaş, Harpagos'un zaferi ile sonuçlanmıştır.





Dış Kale: 1698 yılında yapılan kaleden geriye pek birşey kalmamıştır. İç kısımda Türk hamamının kalıntısı vardır.
(Soldaki resim)




Taş ev
Foça'nın 7 km. kadar doğusunda kuru bir dere yatağı kenarında, İ.Ö. 4.yy'a tarihlenen, Lydia / Lykia geleneğinde; Pers etkisi altında kalınarak yapılmış bir mezar anıttır.(Sağdaki resim)

 
Şeytan Hamamı: Antik Çağ'da kayalar oyularak yapılmış bir aile mezarıdır. Mezar uzun bir yol ve iki mezar odasından oluşmuştur. Yapılan kazılar sırasında bulunan seramik, mezarın İ.Ö.4. yy'a ait olduğunu ortaya koymuştur.




Sur ve Beşkapılar: Beşkapılar, Osmanlı dönemi kalesinin kayıkhane bölümüdür. Buradaki yazıta göre Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1538-1539 yıllarında onarım görmüştür. Beşkapılar, 1983 ve 1994 yıllarında restore edilmiştir. Şehrin etrafını çevreleyen surların en iyi korunmuş bölümleri, yarımada üzerindeki Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerine ait onarımlardır. Beşkapılar'da bilimsel kazılar yapılmaktadır.
Yel Değirmenleri: Foça'ya gelirken indiğiniz yokuşun solunda yer alan dağdır Top Dağı ve üzerinde tarihi yel değirmenleri vardır. Artık yikilmaya yüz tutmuştur ama hem tarihi anımsatır size hem de güzel bir manzara yaşatır. Yakın zamanda yel değirmenlerinin restorasyonu planlanmaktadır.



Fatih Camii: 
İzmir ili Foça ilçesinde bulunan bu caminin üzerinde iki ayrı kitabe bulunmaktadır. Avlu kapısı üzerindeki kitabeden öğrenildiğine göre Mustafa Ağa isimli bir kişi tarafından 1531 yılında, Fatih Sultan Mehmet’in isteği üzerine Foça’nın Osmanlı topraklarına katılmasından sonra yaptırılmıştır. Sonraki yıllarda Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile, ancak padişahın ölümünden sonra 1569–1570 yılında yeniden yaptırıldığı ibadet mekânına giriş kapısı üzerindeki kitabeden öğrenilmektedir.
Cami bir sıra kesme taştan bir sıra tuğla hatıllı ve dikdörtgen planlı olarak yapılmış, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Caminin önünde yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış altı sütunun taşıdığı bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Bu son cemaat yeri ibadet mekânını örten çatının devamı ile örtülüdür. İbadet mekânına giriş kapısı yuvarlak kemerli ve mermerden olup, üzerinde sağır bir kemer ve Kanuni Sultan Süleyman’ın isteği ile yapıldığını belirten kitabe bulunmaktadır. İbadet mekânı altlı üstlü iki sıra halinde ikişer pencere ile aydınlatılmıştır. Bu pencerelerin alt sırasındakiler dikdörtgen, üst sıradakiler de alçı vitraylıdır.
Mihrap yuvarlak bir niş şeklindedir. Caminin yanındaki minaresi kesme taş kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.

Foça Arkeolojik Kazıları Birinci Dönem Kazılar: Fransız Arkeolog Falix Sartiaux tarafından 1913-1920 yılları arasında yapılmıştır. Kentin 1/5000 ölçeğindeki haritasını yapan Sartiaux yarımada üzerinde ve Foça'nın değişik yerlerinde 15 adet kazı gerçekleştirmiştir.
İkinci Dönem Kazılar: Ord.Prof.Dr. Ekrem Akurgal başkanlığında yapıldı. Akurgal, 1952'den 1956'ya kadar sürekli, 1974 yılına kadar da aralıklı olarak Foça'da çalıştı. Kazılar Athena Tapınağı'nda yoğunlaştı. Athena Tapınağı, ortaokul binasının arkasındaki kayalık üzerinde bulunuyordu. Kazılarda, Phokaia'nın Arkaik dönem (İ.Ö.7-6.yy) yerleşmesine ve Athena Tapınağı'na ait buluntular ortaya çıkarıldı.

Üçüncü Dönem Kazılar: Uzun bir aradan sonra Prof.Dr.Ömer Özyiğit tarafından 189 yılında başlatıldı. 1989-1990 yıllarında seramik atelyeleri, 1991'de Antik Tiyatro, 1992'de Arkaik Sur (Heredot Duvarı), 1993'te Kybele Açıkhava Tapınağı ve Roma Dönemi mozaikleri 1996'da yine mozaikler bulundu. Ayrıca Foça'nın Arkaik dönemine ait tam plan veren en eski tek yapısı Megaron ortaya çıkarıldı. Foça Kazı Başkanlığı'nca kazılarda çıkan bazı malzemelerin (seramin, çanak, çömlek, çatı kiremiti, amphoralar) restorasyonu ve çizim çalışmaları sürüyor.

Ulaşım Foça'ya gelmek için, aşağıdaki opsiyonları kullanabilirsiniz...
Kendi Aracınız ile;İzmir - Çanakkale yolunun 39 km'sinden sola sapıp 26 km. sonra Foça'ya ulaşılır. İzmir'den çıktıktan sonra Karşıyaka, Çiğli, Menemen'den sonra Buruncuk'u geçince ilk ışıklardan sola döndüğünüzde artık Foça yolundasınız.

Otobüs ile; Türkiye'nin neresinden gelirseniz gelin; İzmir Otogarı'nda indiğinizde hemen indiğiniz peronların en başına yürüyün... En başa geldiğinizde otobüslerin önlerinde "Eski Foça" yazdığını göreceksiniz. Otobüsler genel olarak; Kış tarifesinde saat 06:30'da başlar ve akşam 21:15' te son seferdir. Yaz tarifesinde ise sabah saat 06:00'da başlayıp, 23:00'e kadar her yarım saatte bir devam eder. (Saat 20:00 den sonra saat başına da düşebilir.)

Demiryolu, Denizyolu ya da Havayolu ile ; Önerimiz, en kısa yoldan İzmir Otogarı'na ulaşmanızdır. Havaalanı'ndan Otogar'a Havaş otobüsleri saat başı kalkmaktadır. Ancak bu servisler mevsimlere göre değişiklik gösterebilir. Eğer otogara ulaşmanızın zor olduğu bir yerde iseniz, Foça otobüsleri Otogar - Bornova - Bayraklı - Naldöken - Girne - Sogukkuyu istikametinde yol alır.

YENİ FOÇA

YENİ FOÇA TARİHÇESİ
Yeni foça, izmir’e70 km. uzaklıkta olup uzun sahil bandı ve kıyılardaki eski yerleşim alanları ile tam bir doğa harikasıdır. Ege bölgesinde kuzeyden güneye doğru denize dikine inen dağ ova silsilesi ile denize ulaşılır. Ege tarihi içinde üç bin yıllık geçmişi olan Yeni foça bir liman kentidir. Orta çağda İzmir ve Çevresi Bizans İmparatorluğunun merkezi haline gelir.1098’de Bizanslılar İzmir çevresini alırlar. Bu sayede Cenevizlilerin imtiyazları artar. Cenevizliler 12. yüzyıl başlarından itibaren gelirlerinin büyük kısmını deniz ticaretinden sağlarlar. Ege ve Karadeniz kıyılarında ticaret kolonileri kurarlar. Yeni foça, Cenevizliler için önemli yerleşim ve ticaret alanları içindedir. Selçuklu akınlarından korunmak için şehri çevreleyen bir kale inşa etmişlerdir. 1275 yılında Cenevizli tüccar Zaccaria ailesi Yenifoça’ya yerleşerek şap yataklarını işletmeye sokarlar ve vergilerini Saruhan Beyliği’ne öderler. Üretimi 1298 yılında 650 kantarken, 14. yüzyılda 14.000 kantara ulaşmıştır. Yeni foça kalesinin yapım nedenlerinden en önemlisi şap madenidir. Ayrıca Asya üzerinden gelen malların Avrupa’ya sevkiyatı gemilerle Yeni foçalı tüccarlar tarafından Yeni foça limanında yapılmıştır. Yenifoça’nın şapı Calavria pamuğunda da kullanılmaktaydı. Şehrin korunması için Cenevizliler tarafından bir kale inşa edilir ve liman yapılır.
Yeni foça, 1455’de Fatih Sultan Mehmet devrinde Osmanlılarca fethedilir. Cenevizli tüccarlar tarafından inşa ettirilen kale savaşlar sırasında hasar görmüştür. 15 Kasım1455’te Yenifoça´yı Osmanlıların almasından sonra yıkılan yerlerin onarımı yapılmış ve kale şehirdeki yerleşik halkın denge değişimi için kullanılmış ve sürgün yeri haline getirilmiştir. 16. yüzyılda Osmanlıların Akdeniz’de güçlenmesi ile Cenevizliler bölgeyi terk etmişlerdir. Bunun üzerine bölgeye Müslüman halk getirilerek nüfus dağılımı değiştirilmiştir. Osmanlı döneminde Müslümanlarla Gayrimüslimler bir arada yaşamış olup, yaşam alanlarını farklı sokaklarda oluşturmuşlardır. Osmanlılar, Yenifoça’yı Foça’nın kazası yapmışlardır. Yenifoça’daki yerleşim ve gelir kaynaklarının 1908 ile 1899 arası (Hicri 1326-1317) yayınlanan salnamelere göre Yenifoça’da 1151 hane, 177 dükkan 2 hamam 1 otel 1 hükümet konağı, 1 cami, 8 kilise, 2 mektep bulunduğu gösterilmektedir. (İzmir ve Çevresi Resmi Binalar İstatistiği, 1918) Osmanlı döneminin önemli yapılarından biri fatih Camii’dir. Köprüler, medreseler ve hamamlar bu dönemde yapılmıştır.
yenifoça

YEL DEĞİRMENLERİ






Günümüzde iki tane kalmış olan yel değirmenleri, yaklaşık 40 yıl önce faaliyet halinde idi. Yunan ve Türk halkının birlikte kullandıkları bu değirmenlerde kendi ihtiyaçları olan buğday, darı, arpa gibi tahıl ürünlerini öğütürlerdi. Bu öğütme işleminde Yenifoça’nın aldığı poyraz rüzgarının  kuvvetinin etkisi oldukça fazlaydı.
Ne yazık ki  bakımsızlıktan yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya,içeriye girilemeyecek şekilde çöplerle dolu.

FATiH CAMİİ

 Eskiden kilise olarak yapılmış olan bina, Fatih Sultan Mehmet zamanında camiye dönüştürüldü. Avlusuna bir taş minare ve medrese yaptırıldı. Cami avlusunda ise Hellenist devrine ait bir mezar şadırvan görevini görmekte.
OSMANLI MEZARLIĞI
Fatih Sultan Mehmet zamanında kullanılan İslam mezarlığı günümüzde de kullanılmakta. 1059 tarihli mezar taşı bulunmakta.
yenifoça
YUNAN MEZARLIĞI
Maşatlık mevkiindeki bu mezarlığın varlığı çok eskilere dayanmakta. Rivayete göre, günümüzde varlığını sürdüren kubbe şeklindeki bu mezarın Yunan prensiyle, prensesine ait olduğu söylenir.
DEĞİRMEN TAŞLARI

Günümüzden 62 yıl önce Türkler tarafından işletilen bu taş madenleri Yunanlılar zamanından beri faaliyet gösteriyor.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
 
 

Görüntüleme Sayısı

Slayt (İZMİR RESİMLERİ)

İzmir haritası


taksi durakları

İZMİR TAKSİ DURAKLARI A B C Ç E
F G H I J
TELEFON NUMARALARIK L M N O
Aranan semtin ilk baş harfini işaretleÖ P R S Ş
BUL tıklatınT U Ü V Y
Z
İZMİR Alan kodu 232